Son yıllarda yapılan araştırmalar diyor ki; İş birliği, ilişki yönetimi, eleştirel düşünme ve yaratıcılık becerilerine sahip çocuklar yeni yüzyılda ayakta kalabilecek ve hem akademik hem sosyal başarılara ulaşacaklar. Bütün bu becerileri desteklemek ise çok ama çok kolay: ‘Çocuğun ev içindeki angaryaları yapma sorumluluğu hayatla ilgili çok temel kazanımları getiriyor.’ Prof. Dr. Acar Baltaş Çocuklarımızı sorumlulukla ödüllendirelim.
Posts Tagged: istanbul psikolog
Kendimizi çocuğumuzun oyununa bırakalım, bırakalım o bizi yönlendirsin. Bir şeyler öğretme çabasına girmeden. Kendisine ve bir başkasına zarar vermediği sürece oyunlarına müdahale etmeyelim. Hep hatırlayalım; Çocuk oyunla iyileşir, gelişir, büyür. Ve ancak oyunla güvenli bir bağ kurulur. Kuşlar uçar, Balıklar yüzer, Çocuklar oyun oynar.
“Yemeğini yemezsen üzülürüm bak.” “Dişlerini fırçalamazsan üzülürüm, üzme anneni.” “Ellerini oradan çek amca kızacak şimdi sana.” “Hadi artık topla odanı kızıyorum.”….. Çocuklar davranışlarının doğal sonuçlarının sorumluluğunu üstlenmeyi öğrenmelidir. Çocukların davranışlarının doğal sonucu biz ebeveynlerin üzülmesi/ kızması değildir. Çocuğun yemek yememesinin doğal sonucu aç kalmasıdır, ebeveynin üzülmesi değil. Dişlerini fırçalamamasının doğal sonucu dişlerin çürümesidir, ebeveynin üzülmesi[…]
”Çocuklarımızı dinlemek, onaylamak, duygularını tasdik etmek onların kişiliklerini inşa etmelerine ve birer birey olarak var olmalarına yardımcı olur” diyor doğal ebeveynlik akımının öncülerinden Isabelle Fillozat. Duyguların iyisi kötüsü olmaz. Tüm duygular iyileştiricidir. Misafirdir. En iyi şekilde ağırlayıp uğurlamak gerekir. “Neden mutlusun?”, “Neden ağlıyorsun?”, “Bunda mutlu olacak ne var?” , “Bunda ağlanacak ne var?” Biri size böyle dese[…]
Kendine “Doğru ebeveynlik yapıyor muyum?” diye sorma diyor Brene Brown. Asıl mesele: “Çocuğumun gelecekte olmasını istediğim yetişkin miyim?” sorusudur. Üzerinde düşünmeye değer bir ayrım.
Dün akşam doğanın ortasında kendilerine keyifli bir yaşam kurmuş arkadaşlarımızın evine misafir olduk. Arazilerinin ortasında yaktıkları kamp ateşinde yetişkin sohbeti yaparken, 10 yaşındaki erkek çocukları karanlığın içinden elinde ışıklı bir tüfekle çıkageldi. Babası ise çocuğunun oyununa anında katıldı; -Canavarların hepsini vurdun mu?” Babanın bu sorusuna cevabı oyunun kendisi ile oldu. Karanlığa doğru çevrilen bir silah ve “dan,[…]
Farkında olmadan, çoğunlukla çocuklarımızı sadece var oldukları için onaylamak yerine eylemlerine göre onaylarız. Çocuklarımızın varlığına değer vermek, beklentilerimizin kapanlarına yakalanıp kalmadan var olmalarına izin vermek demektir oysa ki. Bu, çocuklarımızın varoluşlarından, tek bir şey bile yapmalarına, herhangi bir şey ispat etmelerine ya da herhangi bir amacı gerçekleştirmelerine gerek kalmadan “görmek” demek. Çocukların özünü koşulsuz kabul etmek. Çocuklarınızın yaptıkları herhangi bir şeyden tamamen bağımsız,[…]
En sık rastlanan bazı güven sarsıcı yetişkin davranışları: Güven, her şeydir.
Çocuklarımıza bağırıyoruz, kızıyoruz, ceza veriyoruz ve sonra iyi davranmalarını bekliyoruz. Hangi çocuk kendisini kötü hissettiği halde “iyi” davranabilir ki? “Ben sevilmeyecek, saygı duyulmayacak kadar kötü biriyim” şemasını yerleştiriveriyoruz bilinçdışına. Unutmayalım; Çocuklar ancak ve ancak kendisine saygı duyan, duygularını anlayan, kendisini iyi hissettiren yetişkinlerle iş birliğine girerler. Bu demek değil ki sınır koymayalım; işin sırrı neyi nasıl uyguladığımızda.
Manipülasyon; gizli kontrol gücümüz. “Beni üzüyorsun.” “Beni sinirlendiriyorsun.” “Beni çileden çıkarıyorsun.” “Aa yemezsen üzülürüm ama.” “Dediğimi yapmazsan küserim ben de.” “Bugün bizi hiç üzmedin aferin sana.” “Bak amca kızacak şimdi.” Duygularımızın sorumlusu olarak çocuklarımızı gösterip onlara kendini suçlu ve kötü hissettirerek istediğimizi yaptırma taktiklerimiz. Bu manipülasyonlarla çocukta büyük bir suçluluk duygusu oluşur, ayrıca kendi duygularının bir önemi olmadığını, yetişkinlerin duygularının daha önemli[…]