Okuduğunuz kitaplar, dinlediğiniz uzmanlar hep aynı şeyden bahsediyor; duyguları koşulsuz kabul et.
İyi ama bu öyle söylendiği kadar kolay mı gerçekten?
Çocuğum öfkeli/ üzgün/ korkmuş hissederken o duyguyu öylece kabul edebilmek kucaklayabilmek kolay mı?
Değil. Kolay değil. Hele ki yetişmesi gereken yemekler, yapılması gereken onca işlerin varlığı arasında nefeslenecek minicik bir an bile bulamıyorsan… Ve bir zamanlar senin de duyguların koşulsuz kabul edilmemişken…
Kendi duygusal kabımız boşken çocuklarımızın zorlayıcı duygularını koşulsuz kabul edebilmek hiç kolay değil.
Bu döngüyü ben de yaşıyorum, hemen hemen her gün. Zorlanıyorum. İnsanım.
İnsanız.
Zorlandığımı hissettiğim an mola alıyorum, “Şu an öfkelisin istediğin şeyi elde edemediğin için, öfkeni görebiliyorum. Şu an bende öfkeli hissediyorum. Biraz sakinleşmeye ihtiyacım var. Sonra konuşalım” deyip oda değiştiriyorum.
Derin nefes al- ver/ al- ver… Bir oraya yürü bir buraya…
Görüyor, izliyor beni. Nasıl sakinleştiğimi. Model alıyor.
Böyle böyle, düşe kalka büyüyoruz işte. Büyüyeceğiz.
Zorlanmalarınızda yalnız değilsiniz.