Anne babalarımız heybelerimize ne koyduysa, onlarla büyüdük ve şimdi sadece heybelerimizdekileri verebiliyoruz çocuklarımıza.
Büyüdük, ebeveyn olduk ama içsel çocuğumuz hala oralarda bir yerlerde. Belki yeterince görülmedi, fark edilmedi, dokunulmadı. İçsel çocuğumuzla bağ kurabildiğimizde, kendi çocuğumuzla ve dünya ile de olumlu bir bağ kurabiliriz ancak.
Bu yüzden bugün içsel çocuğumuzla buluşup, onunla konuşalım. Onu koşulsuz sevelim, saralım, ki ilişkilerimiz değişsin, dünyamız değişsin.
“Üzgünüm seni şuana kadar fark etmediğim için. Duyguların hiçe sayıldığı için. Bir şeye ihtiyacın var mı diye soran olmadığı için. Sen olduğun gibi iyisin diyeni bulamadığın için. Eşsiz olduğunu daha önce hiç duymadığın için. Seni koruyacağım. Bundan sonra sana ben bakacağım. Her ihtiyacın olduğunda yanındayım. Seninleyim. Seni koşulsuz tutacağım.”
Ne zaman içindeki çocuğun kaygılı, korkulu, öfkeli, üzüntülü ve yalnızlık duygularını hissedersen, onu şefkat, anlayış, koşulsuz kabul ve sevgi ile sar. Etrafındaki herkesle ilişkinin değiştiğini göreceksin; çocuklarından, eşine, anne babana, patronuna, arkadaşlarına kadar.
Yetişkin ve içsel sen’in bolca buluştuğu günlere…